Parası olan alır ama her parası olan binemez

BERRİN VİLDAN UYANIK – BURAK TAŞÇI / OTOMOBILSAYFASI.COM
Jaguar manzaralı ofisteyiz. Görüntü gerçekten nefis. Baktıkça o spor, o klasik, o modern duruşlara heyecanlanıyor insan. Kırmızı, siyah, beyaz, mavi, bir gökkuşağı gibi giriyor odaya. Sanki camın ötesi bir ressamın elinden çıkmışcasına…
Burası Oral Güven’in makam odası. Jaguar Türkiye’nin Kartal’daki binasındayız. Jaguar Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Güven karşılıyor bizi. Çok sıcak, samimi. Konuşma temposundaki rahatlık, otomotiv sektörüne hakimiyeti ve gülen yüzü, röportajın keyfini tavan yaptırıyor. Zaman akıyor ama farkında bile olmuyorsunuz, sormaya, dinlemeye doyamıyorsunuz.
O gün İngiliz doğan, bugün ise Hintli Tata’yla olan Jaguar’ı anlatırken ufak bir tarihi yolculuk yapıyor önce. 1990’lı yıllarda Ford’un Jaguar, Land Rover, Aston Martin ve Volvo’yu satın alarak nasıl bir prömiyer otomotiv grubu oluşturduğunu gözler önüne seriyor. Sonra Jaguar ve Land Rover’ın Tata’ya, Volvo’nun ise Çinli bir firmaya satılışına geliyor cümleler. Ford’un kendi bünyesine çekilişi ve Tata’lı günler…
Söz sözü açıyor, segmentler havada uçuyor. Jaguar’a binmenin farkı, marka olmanın gururu ağır basıyor. Çok ilginç, “Parası olan alıyor ama her parası olan binemiyor” diyor. Vergiler, krizler, yerli araba alıp götürüyor sohbeti. Ve müşteri hatıraları damgasını vuruyor. Burak arkadaşımız, “Hiç Jaguar taksi var mı?” diye soruyor. Öyle ya Almanya Mercedes kaynıyor. Önce bir duraksama, minicik bir şaşkınlık, ardından kahkaha. Cevabı mı? Aşağıda… 
Tıpkı model model açılımların, Jaguar’a binmenin verdiği geçiş üstünlüğünün sırrının, bir tane de satsa, on bin tane de satsa niçin değişmediklerinin, neden 1 milyon 800 bin adet satmak istemediklerinin cevabının olduğu gibi… Hepsi burada, aşağıda…