Lüks araçta kiralama dönemi

Türkiye'de yeni otomobillerin yüzde 10'unu satın alan araç kiralama operasyonları, kurumsal şirketlerle büyüyor Avrupa'da otomobil sektörünün en önemli alıcısı filo kiralama pazarı Türkiye'de hızla ilerliyor. Şirketlerin önemli bölümü artık araç satın almak yerine finansal ve operasyonel avantajları nedeniyle kiralamayı tercih ediyor. Avrupa Birliği'nde satılan yeni otomobillerin yüzde 60'ını araç kiralama şirketleri satın alıyor. Bu oran Türkiye'de henüz yüzde 10 civarında. Ancak sektör her yıl yüzde 15-20 oranında büyüyor. Kurumsal şirketler, lüks segmentteki otomobilleri, toplu para ödememek, bakım, kasko, kaza gibi gider kalemlerini azaltmak gibi nedenlerle kiralıyor.

ZAMAN KAYBINI ÖNLÜYOR

Lüks otomobil kiralama işini Aralık 2014'te hayata geçiren Corporent'in kurucu ortağı Barkın Pınar, premium segmentte kiralama yaptıklarını ve hedeflerinin kısa sürede ikiye katlandığını belirtiyor. Bu yıl sonuna kadar 100 araç olarak düşündükleri otomobil parkının, 200'e çıkarılması için hedeflerini revize ettiklerini vurgulayan Pınar, "Örneğin bir şirket araç parkı kurmak istiyor. Bunun için 3 tane uzun dönemli sözleşme yapıyor. Aradan bir ay geçiyor, her zaman çalıştığı şirkete giderek 3 günlüğüne otomobile ihtiyacı oluyor ama mevcut şirketler kısa süreli kiralama yapamıyor. Bu nedenle bir başka şirketle daha çalışmak zorunda kalıyor. Bu da zaman kaybı anlamına geliyor. Biz bunların hepsini tek çatı altına topladık. 1 günden 48 aya kadar kiralama yapabiliyoruz" dedi.

FİRMALARIN YARISI KİRAYA DÖNDÜ

Pınar'ın verdiği bilgiye göre, Coprorent'le çalışan şirketlerin yüzde 50'si mevcut araçlarını satarak kiraya döndüler. Bu da şirketlere finansman kolaylığı getiriyor. Pınar, kiralamanın avantajlarını da şöyle sıralıyor: "Satın aldığınızda toplu para ödüyorsunuz, bakımı, yağ masrafı, kaza riski bulunuyor. Kiralamada bu giderlerin hiçbiri yok. Kaza olursa kontağı kapatıp, yeni aracınızı alıyorsunuz. Şirketler kira faturasını gider gösteriyor."